23 Eylül 2009 Çarşamba

KAOS


KAOS

Kaos,adeta heryerde ortaya çıkmaktadır.Sigara dumanı birtatakım düzensiz helezonlar şekinde dönerek yükselir.Musluktan damlayan su önce düzenli aralıklarla düşerken sonra düzeni bozulur.Havanı davranışında otoyolda birbiri peşisıra giden arabaların daranışında,kaos ortaya çıkar.İçinde bulunulan ortam ne olursa olsun,davranış biçimi yeni keşfedilmiş bulunan bu yasalara uyar.Bu anlamda kimi fizikçilere göre,kaos bir durumun bilimi değil bir sürecin bilimi,bir varoluşun bilimi değil,bir oluşumun bilimidir.

KAOS PARADİGMASI

'Başlangıç koşullarına hassas bağlılık’ ve ‘Dinamik denge’ kavramlarını temel alan Kaos, adeta her yerde karşımıza çıkmaktadır.

“Kaos Paradigması” konu başlığı altında bu yeni bilimin tarihçesini, kültürel kodlarımızdaki karşılıklarını ve aynı zamanda felsefe, siyaset, iktisat, toplumbilimi ve sanat gibi değişik alanlardaki yansımalarını araştırıyoruz.


  • DÜŞÜNCE BAHÇESİ

     "Dünyayı bilmeyen dünyanın maskarası olur!"parolasıyla, ufuk açıcı ve fikir ateşleyici olduğunu düşündüğümüz gündem içi / gündem ötesi düşünce yazılarını burada paylaşıyoruz. Düşünce bahçesinde gezerken pusulamız: "Dünyaya dair olup da doğruluğu veya yanlışlığı yüzde yüz kanıtlanmış tek bir olgu yoktur."


  • SAÇAKLI - BULANIK MANTIK

     Yaklaşık 2000 yıl boyunca Batı Medeniyeti, gerçekliği siyah-beyaz “ya...ya da” ikilik (0-1) mantığına indirgeyen Aristo’nun düşünce sistematiğiyle şekillendi. Oysa Aristo’dan çok önce, gerçekliği aradaki gri tonlarla beraber algılayan, yani “hem...hem de” diyen bir usta vardı: Buda. Azeri bilim adamı Lütfi Zade’nin ‘saçaklı mantık olarak adlandırdığı bu düşünme yönteminin elektronik sistemlere uygulanabilirliğini göstermesiyle yeni bir dönem başladı. Saçaklı Mantık konu başlığı altında bu algılayış biçiminin felsefi köklerini, kültürel kodlarımızdaki karşılıklarını ve aynı zamanda bilim, siyaset, iktisat, toplumbilimi ve sanat gibi değişik alanlardaki yansımalarını araştırıyoruz.


  • KUANTUM FELSEFESİ

     20. yy’ın başından itibaren fizik biliminde gerçekleşen devrimsel nitelikteki gelişmeler, insanoğlunun kâinata bakışını oldukça radikal biçimde değiştirdi. I. Aydınlanma'ya yol veren Newton fiziğinin eksikliklerinin ortaya çıkması ile uzay-zamanın doğasına ilişkin bilinenlerde muazzam bir revizyona gidilmesi gereği doğdu."Belirsizlikler" ve "olasılıklar"a dayalı yeni bir kâinat görüşü şekillenmeye başladı. “Kuantum Felsefesi” konu başlığı altında bu bilimsel gelişmelerin tarihçesini, kültürel kodlarımızdaki izdüşümlerini ve aynı zamanda felsefe, siyaset, iktisat, toplumbilimi ve sanat gibi değişik alanlardaki yansımalarını araştırıyoruz.


  • KÜL YUTMAZLIK

     İçinde yaşadığımız dünyayı okuduğumuz gazeteler, dergiler, kitaplar; izlediğimiz ve takip ettiğimiz internet, televizyon, sinema vb. dolaylı bilgi kaynakları; aile, okul, iş ve arkadaş çevremizin telkinleri aracılığıyla algılıyoruz. Düşünce dünyamız ve dünya görüşümüz ise bu algılarımız yoluyla şekilleniyor. Ayrıca, davranışlarımızı yönlendiren bir takım nöro-biyolojik ve psikolojik değişkenler ve etkenler mevcut. “Kül Yutmazlık” konu başlığı altında, düşünce ve davranışlarımızı yönlendiren bu değişken ve etkenleri, psikolojik etki mekanizmalarını, medya ve siyaset kanalıyla manipülasyon - güdümleme tekniklerini araştırıyoruz.



  • TOPLUMSAL AFAZİ

     Söz yitimi (afazi), tıbbi bir terim olarak, konuşma ve konuşmayı anlama yeteneğinin kısmi veya tamamen kaybı anlamına gelir. Söz yitiminin bir başka tipi ise, tıbbi yayınlarda geçmemekle birlikte, Onarımcılar olarak bizlerin toplumların temel sorunu olarak birinci sırada önem atfettiğimiz, Celbedilmiş Toplumsal Söz yitimi (Induced Social Aphasia)dir. Celbedilmiş söz yitimi, sözlü ve yazılı iletişimde kullanılan terim ve kavramların tanımlarının tam olarak yapılamaması veya kavramların bilinçli olarak makul tanımlamadan muaf tutulmaları nedeniyle ortaya çıkan kavram karışıklığı veya anarşisinin bir ifadesidir. Bizler bu durumun özellikle ülkemizde, kavramlar üzerine bina edilen fikir ve savların geçersizleşmesinden, farklı görüşler arasındaki iletişimi imkânsızlaştırmasına kadar birçok hayati sorunun temelini oluşturduğunu düşünmekteyiz.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder